Değerli büyüğümüz emekli öğretmen Enis TEK , 2009 yılına kadar vefat eden köylülerimizi yad etmek, her daim hatırlamak için kendilerine birer dörtlük yazmış. Öğretmenim eline, yüreğine, kalemine sağlık. Bana da sadece paylaşmak kaldı.
Mustafa Faruk ALTUN
Köyüm Çavdarlı’da çocukluğumdan bugüne birebir yüz yüze gelip tanıma fırsatını bulduğum fakat bugün aramızda olmayan vefat etmiş olan köyümüz erkekleri için aşağıdaki dörtlükleri yazdım. O muhterem saygıdeğer rahmetli insanlarım bu dörtlüklerimle anmaya çalıştım.
Biraz esprili biraz da kendi üsluplarıyla doğal olsun diye bir şeyler karalamış oldum. Yanlış anlaşılmayacağı umuduyla ve yakınlarının da affına sığınarak sürçü lisan etmişsem afola.
Yazmış olduğum mahalle adları lakap harf ya da kelime ifadeleri tamı tamına tutmayabilir
Not; 2009 tarihinde kurgulanmıştır
2009 tarihinden sonra vefat edenler düzenlemede yoktur
En derin saygılarımla hepsini rahmetle anarım.
Enis TEK
AKALTUN AİLESİ (DEDNAGİL)
Dost gibi bilmiştir her gördüğünü
Sorunlar olsa da çözer düğümü
Kimi şaka kimi ciddi oyunu
Gönüllerde hoştur Ali Rıza ağabey
Ertan son zamanda darda kalmıştı
Amansız hastalığa yakalanmıştı
Belli ki ömrü sona ermişti
Bir anda umutlar gözyaşı oldu
ALTUN AİLESİ (DEMİRCİGİL)
Molla Yusuf Dede Soski dedemiz (1869-1955)
Osmanlı’dan gelen eski dedemiz
İleriyi gören bir aydınımız
Köyümüze büyük hizmetler vermiş
Muzaffer amcanın ağır halleri
Neşeli neşeli geçti günleri
Çabukça da olsa güzel sözleri
Dillerde dolaşır benim köyümde
Rahim amca koyun kuzu peşinde
Otlatır de yüce Dağlar başında
Tat bulurdu ekmeğin aşında
Lezzete doyulmaz benim köyüm de
Rasim amca havasını bulurdu
Büyüye küçüğe selam verirdi
Bu dünyadan nasibini alırdı
Bugünden yarına benim köyümde
Haydar amca ağır ağır oturdu
Örnek verip hikayeler bitirdi
O ne sabır o ne güzel hatırdı
Kalpten kalbe yol ver benim köyümde
Haşim amca yanlış yapma diyordu
Sözünü bilmeden atma diyordu
Koyunu sığıra katma diyordu
Hesabını iyi bil benim köyümde
Şaban amca dururuz en iyi karar
İneğinin fiyatını komşuya sorar
Kanayan yarayı anında Sarar
Akıllı konuşur benim köyünde
Mecit Altun benim bibimin oğlu
Toprağa gideli seneler oldu
Geriye yeğenler torunlar kaldı
Sağlara selamet benim köyüm de
Fahamettin Altun valilerin hası
Kibirlenme yoktu yoktu havası
Hiç kimseyle olmamıştı kavgası
Nice dehalar var benim köyümde
Süreyya Altun Tarsus savcısı iken
Hainler genç yaşta vurdular erken
O da şehit oldu hizmet ederken
Adı yaşanacak benim köyümde
Büyük dedesinin ismini aldı
Artvin’den kalkıpta başkente geldi
Amansız hastalık onu da buldu
Yattığın yer cennet nur Yusuf Altun
Remzi Altun yürek yaralar oldu
Gökteki yıldızlar sarardı soldu
Kötü bir geceydi acayip haldı
Bir sevda götürdü karanlıklara
Bir meraklı bakış bir suskun hayat
Kendi aklımızı yıllar boyunca
Kalmadı hayatta ne lezzet ne tat
Ali Osman amca küstü de gitti
Fevzi Altun bazen rahatsız oldu
Kimi köye kimi Bursa’ya döndü
Orhangazi benim mekanım dedi
Mezarı orada orada yatıyor
Ahmet amca yüreğinde insandı
Güç kuvveti bileğinde insandı
İyi dostu fevkalade insandı
Sadık dostu olan toprağına gitti
Azmi Altun hep doğruyu söylerdi
Tatlı tatlı sohbetini eylerdi
Koştururdu köye hizmet ederdi
Nice nice hizmet benim köyümde
AYDIN AİLESİ (HOCAGİL)
Tarih kırksekiz de nehal olmuştu
İbrahim amcanın kalbi durmuştu
Oğlum Mülazime tomruk vurmuştu
Böyle bir acıyla yıkılıp gitti
Molla Yakup amca köy imamı
Herkese dost sağlamıştı güveni
Şimdi Bursa’da Turan köyde mezarı
Doğup yaşadığı yerler bir başka
Sağlık memuruydu Artvin merkez’de
İyi Güven bırakmıştı herkeste
Sofra dolu ekmeğini yedik evinde
O da toprağının yolcusu oldu
Necat ağabeyin Murgul çabası
Boşa gitmemişti hayat kavgası
İçten içe kemirilmiş doğrusu
O da yine kara toprağa gitti
Adem ağabeyin kükremiş hali
Son zamanda kalmamıştı mecali
Elbet bu dünyaya bel bağlanmaz ki
Nice insanları alıp götürdü
Nuri Aydın başka ev satın aldı
Oturduğum mahalleden ayrıldı
İyi geçim sağlayın yaşayın dedi
Vasiyeti oğlu çocuklarına
ÇETİN AİLESİ( KAYABEGGİL)
Aslan Çetin dede nur sakallıydı
Alttan alttan güler çok şakacı ydı
Bu insanlar başımızın tacıydı
Bir rüya misali onlar da gitti
Yusuf amca yalnız işler yapardı
Külek alır koyunları sağardı
Oğlum bir yakaya çıkamaz derdi
O günlerden bu günlere gelindi
DEDE AİLESİ (ÇİVZEGİL)
Halil amca şık ve temiz giyerdi
Elleri arkada kibar gezerdi
Yavaşça konuşur dili şekerdi
Ne tatlı olurdu o sohbetleri
Mehmet amca nice acılar gördü
Oğlu Dilaver’i toprağa verdi
Bu acıya bir de kardeş eklendi
Yaşamak bir yana ölmek bir yana
Üzeyir amcanım alttan bakışı
Sözlerinde bir acayip çıkışı
Ömür bitmiş çıkamıyor yokuşu
Hayat böyle gelmiş böyle gidiyor
Osman amca bir tarihin öyküsü
Atatürk’ü anlatırdı doğrusu
Çağrıyı iyi yapar yüksekti sesi
Komşular bir anda duyu verirdi
Ömer amca haberleri verirdi
Her konuda mutlak bilgisi vardı
Katiyen başkası olamaz derdi
Sohbeti bir yana sözü bir yana
Muhammed amcadan ezan sesi var
Müezzinlik yapar hoş nefesi var
Etrafa bakınır dostları arar
Gönüller hoş olur namaz içinde
Ahmet amca ta Aydın’a göç etti
İşler nasıl olur diye dert etti
Doğup büyüdüğü yeri terk etti
Günler gelip geçti merak içinde
Celal ağabey yarın için umutlu
Yüzü dayım güler sohbet tatlı
Ecel gelip Murgul yolunda tuttu
Dünyadan koparıp alıp götürdü
Ali Dede demir dövdü ter döktü
Yıllarca hayatın kahrını çekti
Bu ne uğraş bu ne yaman emekti
Hepsi de bir anda yok olup gitti
Yusuf Dede azim ile çalıştı
Hedefine amacına ulaştı
Sonunda Antalya ilini seçti
Ankara’da ani kazada gitti
İsmel amca alat kuyusundayken
Zorlu hayat geçim kavgasındayken
Ecel gelmiş gaflet uykusundayken
Bir göçük altında kalarak gitmiş
DEMİRPEHLİVAN AİLESİ (SULOGİL)
Sofu dayı uzun boylu adamdı
Aslan yürekliydi soylu adamdı
Ardahan Şavşat ta bir ulu candı
Kimler gelip geçti benim köyümden
Haylı yıllar İncirliova’da kaldı
Belediyede yetkili oldu
Hayat kavgasında Çok emek verdiği
Köyü çok özlerdi Remzi ağabey
Reşit dayı Sakire’nin yolunda
Balta omuzunda kazma belinde
İyi bir samanlık yaptığı sonunda
O da bir yangında kül olup gitti
Dursun amca demir gibi pehlivan
Yoktu onun gibi taşı kaldıran
Toprağa vermiş ki yiğit bir civan
Acısı içinde hep dolu gitti
Toprağı kazdıkça kendini buldu
Hiç durmadı gece gündüz yoruldu
En sonunda bir hiç yere vuruldu
Eşiyle beraber Süleyman amca
Kav çakmak tütünü cebinde oldu
Sigara yakınca kafayı buldu
Keyifle mercimeği fırına verdi
İlahi alemdin sen Osman amca
Akranları zar sepette geldiler
Alta koyup üzerinde durdular
Islattılar cin çık buradan dediler
Çıkmıyorum dedi Mahmut ağabey
Hakim nerede diye bizden sordular
Babasıyla hasta gitti dediler
Erzurum’dan kara haber aldılar
Aktı gözyaşları aktı da gitti
İkindi zamanı dolu yağarken
Daha ben çocuktum şimşek çakarken
Sancı yakalamış yolda giderken
İlimdar ağabey koptu da gitti
Günler nasıl gelip geçti bilinmez
Ne kadar yaşarsan menzil alınmaz
Bu dünyanın akibeti sorulmaz
Böyle gelip gitti Hasan ağabey
Bin dokuz yüz elli yılında
Hayli yorgun düştük yayla yolunda
Mola verdik Tavkalanın başında
Gürbüz ile kalakaldık bir zaman
Sefer amca zor işlere direndi
Çok çalıştı bileğine güvendi
Sonunda İzmit’e bir bilet aldı
Kendi orada eşi köyde yatıyor
EVRAN AİLESİ (KEZOGİL)
Kırmızı kehribar tesbihi vardı
Gönüller hoş eder kibar gezerdi
Hikayeler dizer türkü söylerdi
Sazının telinde var Behçet amca
Nevzat amca harman etti düz oldu
Yurtiçi çevirdi hemen yüz oldu
Zaman çabuk geçti işler tez oldu
Bu titizlik bu meşakkat ne diye
Sözü saklamayıp yüze söyleyen
Büyükle küçükle gönül eğleyen
Zevkine yaşayıp bir devran süren
Bizim Çivlikte var Serdar amca
İlyas amcanım hoş nefesini
Hikaye kesikbaş kan kalesini
Okur iken duymalı ydın sesini
Öyle aldırmışki yaşıyor gibi
Güzel türkçesiyle tatlı sohbeti
Gönlü çok hoşçaydı hoş muhabbeti
Alette konuşmaz yoktu kıybeti
Hep hatırlanırsın Fahri ağabey
Nevrak Evran hayat boyu suskundu
Sanırsın ki bu hayata küskündü
Nice zorluklara azmiyle yendi
Dürüstçe kazanç var benim köyüm de
Hayatın zorluğu kırdı belini
Bağlamıştı ayağını elini
Sonunda üzdü sevenlerini
Alifer bağrına kor bastı gitti
GÜMÜŞ AİLESİ (DADAŞGİL)
Rıza amca karşı karşı bakardı
Bir günde üç ambar söker yapardı
Bu insanlar hoştu o ne günlerdi
Geçen günler şimdi bir anı oldu
Davut amca düzgün bir duvar örmüş
Duvar yükseldikçe merdiven kurmuş
Ustalık sanatı dededen kalmış
Kolaylık başkadır zorluk bir başka
Mirza amca hem yorulmuş hem koşmuş
Atına deh demiş dağlardan açmış
Ucuz olan hayat ile savaşmış
Dağı başka düzü başka demeden
İbrahim amcanın dor atı vardı
Timar eder arpa ile beslerdi
Ardahan’a armut panda çekerdi
Elimizde para bulunsun diye
İskender amcayı babamdan sordum
Oğlum dedi ondan çok iyilik gördüm
Bir kardeş gibiydik çok da severdim
O da iyi yıllar önce göç edip gitti
Durso amca av yerine geliyor
Ayı saldırıyor darda kalıyor
Çok yerinden ağır yara alıyor
Komşularda bir telaş bir koşuşturma
Eğitime ışık yakanlardan dı
Elidüzgün kalem tutanlardan dı
Halk ile beraber olanlardan dı
Şemsettin ağabey geldi de gitti
Nevzat Gümüş Kırıkkale’ye geldi
Bütün uğraştığını işine verdi
Makine kimya’dan emekli oldu
Yazarlık var şairlik var sonunda
Şükrü ağabey kravatsız gezmezdi
Hatır yıkmaz gönülleri kırmazdı
Milli eğitime emekler verdi
Çavdarlı ya selam saldı da gitti
Cafer iki yılda eridi bitti
Kimi sandalyede kimi de yattı
İyileşirim diye çok umut etti
Amansız hastalık aldı da götürdü
Topuz amca doksanını geçmişti
Gönüllerde çiçek gibi açmıştı
Karlı bir havada yola çıkmıştı
O da Bursa Hamitler de yatıyor
Seher nine oğlum oğlum diyordu
Acılar içinde zor gün yaşıyordu
Acımasız hayat zulüm ediyordu
Oğlu Binali yi aldı götürdü
Şah İsmail birden bire eridi
Kocaman bedeni azıcık kaldı
Ecel gelip birden kapıyı çaldı
Onun da Mezarı İnegöl’dedir
Burhanettin son yaz köye ulaştı
Helalleşip dağı taşı dolaştı
Bu ne zulüm dertti ne kötü işti
Gencecik ömrünü alıp götürdü
Tufan amca kararını vermişti
Göç ederek Ardanuca gelmişti
Acı tatlı nice günler görmüştü
Onun da mezarı Bursa’da şimdi
KAYA AİLESİ (MAHAGİL)
Paşa amcayı az hatırlıyorum
Kaya amcayı iyi tanıyorum
Gelip geçenlere rahmet diyorum
Yerleri Nur olsun tüm geçmişlerin
Abbas eğitmen cesaretliydi
İyi bir dostu yürekliydi
O samimiyetler geride kaldı
İnsanlar bir başka haller bir başka
Haşim amca değirmenden gelmiyor
Tahıl öğütüyor taşı dönüyor
İskender amcaya haber veriyor
Komşuların işin yolunda gitsin
Nedim amca durur durur oyalar
Sözlerinin nakış nakış boyalar
Amcaoğlu Hilmi İshak Kayalar
Bilmem bu sözleri duyuyorlar mı
Nuri Kaya hep çalıştı yatmadı
Bacak bacak üzerine atmadı
Ne yazık ki ömrü vefa etmedi
Acelesi varmış koşup da gitti
Alim Kaya suskun bir hayat sürdü
Çevresine iyi fikirler verdi
Uyum mu yaşadı beraber oldu
Doluluk ilkedir benim köyümde
Hacip amca kayalardan taş gibi
Ömür yüz yaşında uçtu kuş gibi
Bir asır olmuştu sanki dün gibi
Mezarı İzmit’te orada yatıyor
KESER AİLESİ( KAYABEGGİL)
Nezir amcanın Zorlu kuvveti vardı
El attığı kütükleri sökerdi
Her defada üç araba yapardı
Sonunda acılı günler yaşadı
İş çıkışı bir taksiye bindiler
Eve gelmek için yola indiler
Elektrik direğine vurdular
Haber geldi Nurbay ölmüş dediler
KESKİN AİLESİ (HAYROGİL)
Ağani dede de bıyıklar sarı
Bez torba içinde tütünü yarı
Soğuktan dökülmüş el parmakları
Anlatımı hoştu neşesi hoştu
Ramiz amca sefil sefil yazmıştı
Kader demiş ona boyun eymişti
Yürür iken azrail’i görmüştü
Otobüs grupta aldı götürdü
Rahim amca ustalıkta bir hüner
İki parmak ile cevizi kırar
Kıvrak oyun oynar teşiği döner
Pancarcı da eğlence de düğünde
Latif amca yolu gözlüyor sandım
Hamdi amca onu özlüyor sandım
Şu yalan dünyadan da usandım
Çöpçüler bir yanda yollar bir yanda
Rahim Keskin vatan görevinde iken
Teröristler pusu kurdular erken
O da şehit oldu vatanım derken
Şimdi Bursa da Şehitlikte yatıyor
Geçen günler bir hiç yere tükendi
Kimisi kavruldu kimisi yandı
Bilmem Mükerim Keskin mi aldandı
Durum işte böyle al biçim biçim
Kamil Keskin kalkıp Bursa’ya geldi
Kendine bir iş bulayım dedi
Deniz dalgaları hiç affetmedi
İmdat diye diye bağırıp gitti
Fariz Keskin hayli Almanya’daydı
Bu yorgunluk sonu emeklilik oldu
İkamet kararım Bursa dır dedi
O da aramızdan ayrılıp gitti
KÜÇÜKALTUN AİLESİ (KAYAGİL)
Şevket dayım zor günlerden geliyor
Yedi çocuk bir de öksüz kalıyor
Çavdarlı’da doğup nerede ölüyor
Adapazarı’nda onun mezarı
Dayıoğlu Zekeriya suskundu
Konuşmazdı elaleme küskündü
Azrail onu da ağaçta buldu
Can çekildi aşağıya düşünce
Bahattin ağabey ve de karısı
Acı haber bir trafik kazası
Sanki böyle imiş alın yazısı
Bu dünyada yokmuş gibi gittiler
Nedim dayı hem konuştu hem sustu
Son zamanda sanki hayata küstü
Ağladı Kemal’i bağrına bastı
Elveda yavrular deyip de gitti
ORAL AİLESİ (KIRIÇGİL)
Civan dede ömür boyu çobandı
Yedi gevrek içti suyu şahlandı
O güzelim yaylalarda yaşadı
Dağlara hükmeden Köroğlu gibi
Fuat Oral henüz gencecik yaşta
Anayı babayı koyduk telaşta
Yaktı yürekleri yaktı ateşte
Gidenler geriye gelmez bir daha
Çocukları ile inmiş kıyıya
Bir gün olsun piknik yapayım diye
Kızını görünce atlamış suya
Zalim Çoruh Yaşar’ı da götürdü
Yıllar yılı at peşinde dolaştı
Komşuların işlerine ulaştı
Evlat acısı ile yandı tutuştu
Vezir amca böyle kahırla gitti
Ahmet Oral doğru çizgide gitti
Hiç durmadı koyun kuzuyu gitti
İzmit’e yerleşti evini yaptı
Erken veda etti tüm dostlarına
PEHLEVAN AİLESİ (PELANGİL)
Hafiz dede Sebat etti sabretti
Mücadeleli yaşamaya azmet ti
Kimi peşin verdi kimi yok sattı
Komşular da razı o da razıydı
Ömer amca at sırtında gidiyor
Yaylalardan tokluları güdüyor
Torunu Fikret e tarif ediyor
Ağzında sigara keyif çata çata
Taştan amca geceden evinden çıktı
Öküzlerle orman yolunu tuttu
Tabakayı taş üstüne bıraktı
Oğlu da sigara tüttürsün diye
Karlı dağlar gibi yüce görünür
Sanki sır doludur nice gürünür
Göç etmişti Ardanuç’ta bulunur
Dostlara selam Terme Mustafa amca
Fazlı amca iyi peşrev yapıyor
Sesi gür çıkıyor nara atıyor
Meydanları birbirine katıyor
Elenseler başka künde bir başka
Yaşamak için dünyaya geldi
Traktör devrildi vay anam dedim
Trafik kazası onu da yedi
Genç yaşında gitti Hakkı Pehlevan
Ardanuç ilçesi Kaşıkçı köyü
Son durak Bursadır ikametleri
İki kardeşin de burda mezarı
Kemal ile Alim Pehlevanların
İsmet Pehlevanın gücü yeterdi
Güreşinde kafa kolu çekerdi
Emekli olup Ankara’ya yerleşti
Kara toprak onu da aldı yanına
Hulus Pehlevan nice uğraşlar verdi
Durmadan koşturdu hayat bu dedi
Mavi boncuk traktör severdi
Hatıra olarak koyup da gitti
TEK AİLESİ (HUMBARAGİL)
Firkan Tek hem yetim hem öksüz kalmış. (1903 1965)
Bir yaprak misali sararmış solmuş
Kimi zaman gülmüş kimi kahrolmuş
Böyle garip garip bitmiş bu dünyadan
TURAN AİLESİ (TATARGİL)
Musti amca ne zorluklar görmüştür
Çoğu zaman nice darda kalmıştır
Napızarı cılga ile sürmüştür
Kışa bir hazırlık olacak diye
Ceviri amca nice nice yorulmuş
El açıp da taş toprağı sarılmış
Kazma kürek ile yolda çalışmış
Bilemeden isyan etmiş hayata
Mazlum amca ustalıkta bir hüner
Kurduğu değirmen kusursuz döner
Yaptığı işlerde sabırla bekler
Sabırlı sabırsız günlerde bitti
Aydınlardan biri de Hesabali Turan
Maarife büyük hizmetler veren
Eğitimi hakkı ile beceren
Geleceğe temel attı da gitti
Günler haftalar evinde kaldık
Sofralar dolusu ekmeğini yedik
Fikriye abladan Güleryüz gördük
Adeta bir candır Enver ağabey
Turan Coşkunoğlu iyi avukatı
Hizmetler üstüne hizmetler kattı
Nice davaları yenipte attı
Her şeyi bırakıp gitti dünyada
URHAN AİLESİ (KEZOGİL)
Tavla yarışını önde götürür
Neşe katar muhabbeti artırır
Hazır cevap verir sözü bitirir
Taşı gediğine kor Hüsen amca
Sadık amca Bilbilene giderdi
Bir yaz boyu koyunları güderdi
Sular içer havasının tadardı
Şimdi geriye anılar kaldı
İshak amca namaz çağrısı yaptı
Beş vakit namazı kılmak sevap dı
Tatlı geçimliydi bütün ev halkı
O güzelim günler yok olup gitti
Necmettin ağabey bizi arardı
Halımızın hatırımızı sorardı
Aferin çocuklar çalışınız derdi
Artvin’de okulda okurken bize
Sıddık ağabey köyün terzisi idi
O yıllar çok şal elbise dikerdi
Benden türkü söylememi isterdi
Sıkılırdım utanırdım ne diye
Sabahattin ağabeyin dostluğu bir hoş
Gönül yapması hoş sohbeti bir hoş
Saygısı sevgisi rağbeti bir hoş
Yad edilip anılacak dillerde
Dolu bir hayata merhaba dedi
Hoşça karşılandı hoşça el verdi
Herkes gibi oda çok sevecendi
Nursal Urhan böyle ayrılıp gitti
YILDIZ AİLESİ (PURTOGİL)
Şamil dede kara kovanda arı
Saklamış beslemiş alırmış balı
Hani kime kalmış dünyanın malı
Kazanan da kaybeden de bir gibi
Cevdet amcanın ömrü neşeli geçti
Zorluklarda kolay kapılar açtı
Karar verdi Ardanuc’a yerleştiği
Komşular bir yanda köyü bir yanda
Cemil Yıldız hayli acılar gördü
Acılar içinde ayakta durdu
Kimi ağlar oldu kimi de güldü
Ne yaşantılar var benim köyümde
YILMAZ AİLESİ ( HUSOGİL)
Köy evlerinde ustalık yaptı
El emeği verdi çatılar çattı
Bu işlerde hayırlı zorluklar çekti
Mezarında rahat yat Zihni amca
Eyüp amca koyun ağılı yapar
Koyunu beklerken kalifte yatar
Kav çakmağı ile sigara yakar
Keyifli keyifli gün akşam olur
Sadık amca yaman hastalanmıştı
Son zamanda çaresizce kalmıştı
Kemikler kırılmış damdan düşmüştü
Acılar içinde kıvranıp gitti
Hazık amca yıllarını harcadı
Orman yetiştirdi emekler verdi
Evlatlar kaybetti acılar gördü
Bağrına taş bastı benim köyümde
Fikri komşuları Köyü özledi
Yıllar oldu özlemini gizledi
Bu yıl da köyümü göreyim dedi
Çorum’da bir kaza yolunu kesti
Yüz yüze gelip de tanıdıklarım
Birer dörtlük ile tanıttıklarım
Şayet olmuş ise unuttuklarım
Diliyorum affola kusurlarım
Enis sizleri rahmet ile anıyor
Yukarıda yazmış olduğum mahalle adları lakap harf ya da kelime ifadeleri tamı tamına tutmayabilir
Not; 2009 tarihinde kurgulanmıştır
2009 tarihinden sonra vefat edenler düzenlemede yoktur
P | S | Ç | P | C | C | P |
---|---|---|---|---|---|---|
« Ara | ||||||
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
Bir Cevap Yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.