BİZİM KELİMELERİMİZ
A
Abril: Nisan ayı.
Abo: Ana.
Acuza: Huysuz.
Adaş: Arkadaş, dost.
Ağpun: Gübre.
Ağaemi:Ailede sözü geçen yaşlı erkek
Ağor:Hayvanların Barındığı kapalı alan
Alti: Altı.
Anaç: Olgun.
Aruna: İlkel saban.
At(d)ol: Yabani yer elması.
Avi: Ayı.
Ayvan: Balkon.
B
Baga: Ahırda duvara bitişik yapılmış, yerden yüksek yemlik.
Beç: Bedevra açmaya yarayan demir.
Bedevra: Çatının üzerini örtmek için yapılan ince tahta plaka.
Berf: Kar.
Bersça: Dana ile inek arasındaki büyükbaş hayvan
Buruti: Eşek arısından daha büyük, fazla karabalık bir arada yaşamayı
sevmeyen bal sineğidir.
Bıziki: Eşek arası.
Bibi: Hala.
Bicico: Kozalak.
Bondruk: Yük çeken iki hayvanı birbirine bağlayan ağaç.
Borazan: Söğüt ve kavaktan yapılan üflemeli saz.
Böcük: Yılan.
Bögürti:Büyükbaş hayvanların bağırması
Buldur: Geçen yıl.
Buğarsak:Döllenmeye hazır olan hayvan
C
Cadi: Mısır ekmeği.
Camuş: Manda.
Canchur: Köyümüzde yetişen erik.
Cerek: Çeperde kullanılan uzun ağaçların her biri.
Cığız: Oyunda mızıkçılık yapan, haksızlık eden, oyunbozan.
Cicip: Çam sakızı.
Cika: Kayak.
Cinpul: Düğme.
Cişgar: Bahçe ve samanlık kapılarını örtmeye yarayan bir tür kapı.
Ciyak(ğ)ele: Solucan.
Co: Arkadaş.
Ç
Çala: Kışın hayvanlara yedirilmek için saklanan, koçansız kuru mısır
bitkisi.
Çaynik: Demlik.
Çegil: Taş yığını.
Çemlanmak:Bir yerde durmak,hareket edememek
Çemlamak:Kıyafetlerin paça ve kol kısmını geriye doğru kıvırmak
Çenkürmek: Köpeğin havlaması.
Çeynamak: Çiğnemek.
Çiğit: Çekirdek.
Çırtık atmak:Tekme savurmak
Çığıkı: Kara kuş
Çinçakedi: Çift sürerken öndeki öküzlerin bondruğundaki kotalardan
asılan ağaç veya taştan yapılmış olan ağırlık (morbet de denir).
Çinçar: Isırgan otu.
Çoruşmak: Buruşmak.
Çuçul: Civciv
D
Daraba: Binalarda tahta bölme, tahta duvar.
Davar: Koyun.
Dedeler: Yaşlı insan.
Düga:Yavru yapmamış inek
E
Elcek: Tırpanın ortasındaki, el tutmaya yarayan kısım.
Elçi: Kız istemeye giden kimse.
Enuk: Köpek yavrusu.
Etmek: Ekmek.
Evmak: Acele etmek.
Eyluk: İyilik.
F
Felli: Çıkarını bilen, kurnaz, çokbilmiş.
Forma: Küzineli sobanın kuzinesi.
Frunç: Kuru armut.
G
Gaçgaça: Siyah ve beyaz renkleri olan bir tür karga.
Gezargi: Bulaşıcı hastalık.
Ginkuğ: Sakıza benzeyen reçine.
Gogarçin: Güvercin.
Gorcola: Yumuşak peynirin torbada aldığı yuvarlak şekil.
Gucuk: Şubat.
Ğ
Ğalo: Uzun saplı, iri yapraklı, bir ot.
Ğecillanmak:Mahcup olmak
Ğıvi: Sincap.
Ğırıç:Ara
Ğıco:Seyrek dişli
Ğunzura: Kötü düşünen kişi.
Ğurdel: Suda yaşayan kurtçuk.
H
Hapahap: Aniden,birdenbire
Harman: Ağustos.
Hatata: Acelecilik.
Hakoz:Tohum ekmek için hazır hale getirilmiş tarla,
Havya: Ayva.
Havli:Evin içindeki koridor
Hedik: Kaynatılmış mısır tanesi.
Hılatlanmak: Karışmak.
Horlama: Aşağılama.,
Hırt:Oyun bozan
Horom: Bir tür oyun, kolay taşınması ve bozulmaması için bükülerek
yapılmış küçük ot yığınları.
Hıhırtmak:Sıkıştrmak
I
Işıhmehmet: Bir yanı kırmızı, diğer yanı yeşil, sulu bir armut.
İ
İğ: Yünü eğirerek ip yaptığımız araç.
İlişil: Geçen yıldan önceki yıl.
İrip: Eğri.
İsitmah: Isıtmak.
İskamli: Sandalye.
İstikan:Bardak
İşhan: Sonbaharda yetişen koyu renkli lezzetli bir erik türü.
İşkillenmek: şüphelenmek.
İşmar: İşaret etmek.
İt: Köpek.
J
K
Kadana:Köpeklerin boynuna takılan delici demir tasma
Kodana:Un koymak için kullanılan Ahşap büyük saklama kabı
Kağos: Ekim.
Kakaç: Olgunlaşmış, kurumuş, kalın, içi boş ot.
Kakuça: Sobayı karıştırmaya yarayan demir.
Kara cola: Böğürtlen.
Karakış: Aralık.
Kartopi: Patates.
Katalamak: Kovmak.
Katuğ: Katık.
Kayırmak: Beslemek, bakmak.
Kelef: İplik çilesi.
Kırmızı cola: Ahududu.
Kıtlama: Küp şekeri küçük küçük ısırarak, ağızda eritmek suretiyle çay
içmek.
Kiniya: Alay etmek.
Kirez: Haziran.
Koçayi: Kasım.
Kodavi: Ağaç kakan.
Kolopa: Küçük ahşap kab.
Komzek: Hayvanların dışkısını dışarıya atarken kullanılan ahır penceresi.
Kort: Verimsiz çayır, otlak.
Koşa: Köşe
Koşat:Çatıyı tutmaya yarayan uzun ağaç
Koco: Değnekle ve en az iki kişiyle oynan oyun.
Kota: Bondruğun ortasını belirleyen iki adet tahta çivi.
Kotik: Camuş(manda) yavrusu.
Köşki: Balkonun çıkıntı yeri.
Kutan: Eski tip saban.
Kürtük: Kar yığını.
Külek:Ağaçtan yapılan saklama kabı
L
Lâzut: Mısır.
Lelevun: Darmadağın olma.
Lobiya: Fasulye.
Loda: Büyük ot yığını.
Lokara: Sümüklü böcek.
Lopo Çıkarmak: Ağacın kabuğuna zarar vermeden gövdesinden ayırmak.
Lurs: Çatının en üstünde bulunan uzun ağaç.
M
Makar: Gelin almaya giden erkekler.
Mart: Mart.
Masat: Tırpanın ağzını keskinleştirmeye yarayan alet.
Mayis: Mayıs.
Meşa: Orman.
Mimilo:Kümes Hayvanlarının (Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan
kırmızı deri uzantısı )
Morbet: Ev işlerine yardımcı olan, getir götür işlerini yapan çocuk.
Muh: Çivi.
Mur: Alev isi.
N
Naçar: Beceriksiz, girişken olmayan ( kimse).
Na ediyersın: Ne yapıyorsun.
Nat: Tırpanın sapı.
Naya: Niçin, neden, niye.
Nera: Nereye.
O
Obaştan: Sabah çok erkenden, şafak vakti.
Oga: Önce.
Oğrah: Cin çarpması.
Ola: Ula.
Olçi: Ölçü.
Orağ: Temmuz.
Orsi: Tırpanı döğmeye yarayan, yere çakılan düzenek.
Orti: Örtü.
Ozek: Bitkinin, ağacın, meyvenin iç kısmı, özü.
Ö
Ödi kopti:Korkmak
Ödlek:Korkak
P
Paç etmek : Öpmek
Pağır: Bakır.
Palağ: Ayı yavrusu.
Palaz: Eskimiş bez.
Panta: Bir armut türü.
Paratan: Tutaç.
Parpul: Azarlama.
Peşğun: Yemek yenilen sofra.
Peşkir: Havlu.
Pin: Tavuk yuvası, kümes.
Pisik: Kedi.
Portlak:Gözleri iri
Porenk:Plastik hortum
Poğ:Hayvan pisliği
Puçuko: Taze lobiyenin kurutulmuşu.
R
Razilanmah: Kendisine yapılan bir iyilikten dolayı memnun olmak
sevinmek.
S
Sanasğal:Hayvanların dışkısını dışarıya atmak için biriktirilen alan
Sabağinan: Sabah erkenden.
Saçratel: Tahta oymaya yarayan metalden çiviye benzeyen ve yaklaşık 20
cm. olan bir alet.
Sağule: Meşe ağacının dalından bükülerek yapılan ve zincir yerine
kullanılan ağaç halka.
Samarti: Sant ile kutan ağacını birleştiren çember.
Sambağ: Samileri birbirine bağlamaya yaran ip.
Sami: Hayvanların bondruğa bağlanmasını sağlayan ağaçtan yapılmış
düzenek.
Sant: Çift sürerken kullanılan çeki halatı.
Sersem:Yarım akıllı
Seku: Yerden biraz yüksek, oturmak için yapılmış yer.
Sinor: Yufkanın yuvarlandıktan sonra bıçakla parçalara ayırarak tesbiye
dizip pişirildikten sonra üzerine yoğur+yağ dökülen başka bir yiyeceğimiz.
Sinor;İki tarla arasının gösteren işaret
Sika:Kızak
Sulta: Eylül.
Ş
Şasort: Yaylacılık yapan kadınlara verilen genel ad.
Şenlik: Millet, insanlar.
Şimor: Nem, rutubet.
T
Tamas: Ufak taneli, koyu renkli bir erik.
Tar: (1)Kümes hayvanlarının ahırdaki tüneği (2) Kar üzerindeki ayak
izlerinden mevcut yolu takip etmek.
Tatarzena: Sincap.
Tapan:Tohumu ektikten sonra üzerini toprakla kapatmak için üzerinden
geçirilen ahşap
Tekurzene: Yaban mersini.
Terek: Tahtadan yapılmış, üzerine öteberi konan raf.
Tepratmak: Yerinden oynatmak.
Tığ:Buğday ve Arpa başaklarının saman halini alması,tanelerden
ayrılmamış hali
Tığa:Küçümseme
Tıka: Kırmızı toprak (Kil)
Titak:Dirsek
Tosun: Boğa, erkek dana
Tomba atmak:Takla atmak
Tump: İki tarlayı birbirinden ayıran yükselti.
Tutula: Genellikle dikenden yapılan üflemeli saz.
U
Usul: Yavaş.
Uşuk:Çok üşüyen
Uşumah: Üşümek.
Uylamak: Aynı şeyi tekrar etmek.
Ü
Üzengi:Ata binmek için ayak basılan metal
V
Vahtikan: Gecikmeden, zamanında, vaktiyle.
Vaşli: Küçük acı elma.
Vedro: Kova.
Vesayit: Taşıt arcı, vasıta.
Virğıt:Samanlığın üstünde çatıyı tutmayı sağlayan uzun ağaç
Y
Yal: Köpekler için hazırlanan sulu yiyecek.
Yarmaça: Sobada yanmak üzere kazırlanmış küçük küçük odun parçası
Yegân: Yeğen.
Yeğin: Çabuk iş yapan.
Yiğirmi: Yirmi.
Yoz mal: Daha yavru yapmamış ama yapmaya hazır yaramaz büyükbaş
hayvan
Yuğuli:Uykulu
Yungul: Hafif olan.
Yügrülmak: Sallanmak.
Z
Zaza: Borazanın ötmesi için takılan ağızlık.
Zebun: Çelimsiz, güçsüz.
Zegan:Dağ köyü
Zemheri: Ocak.
Zığarbi: Kirpi.
Zibil: İnce çöp.
Zirza: Kapı çengeli.
Ziyankâr: Zarar verici, haşarı, yaramaz.
Zürbiyet: Pekmezin içine kızdırılmış tereyağı dökülerek yapılan yiyecek.
Tesbi’yi eklememişsiniz, lütfen ekler misiniz?
istikan da yoğ.
papa yı unutmuşiz. ortasına yağ koymamiş olmaz..
Ağabi benim atladıklarım nutlaka vardır,ilgine çok teşekkür ederim,herkesten destek bekliyorum,